Don Kişot Kültür Merkezi’nde gençlerle birlikte olmak, ölmekte olan eski ilişki kalıpları yerine yeni ağların doğumlarına tanıklık etmek, soğuk bir binada insanın içini ısıtıyordu.
Duatepe Sokağı’nda epeyce arandıktan sonra bir köşede karşımıza çıkıverdi, üst katları tuğla, camsız çerçevesiz, alt katı yeşile boyanmış inşaat halinde yarım kalmış “occupied” kültür markezi. Sokakta dolanıp ararken evlerden birinden çıkan beyaz başörtülü bir kadına sormuştuk:
“Don Kişot kültür merkezi bu sokaktaymış. Nerede biliyor musunuz?”
Kadıncağız önce pek utandı, sonra güldü ne diyeceğini şaşırdı. Biz de onun tepkisine bir anlam veremedik. Sonra jeton düştü, Don Kişot adını daha önce hiç duymadığı için don sözüne bir anlam veremeyip Kişot’u (kuşak filan zannetti zaar) Don – kuşak nasıl bir yer aradığımıza gülüyordu. Bize kolaylıklar dilerken hala gülüyordu. [..Daha fazla bilgi]