[Ankara] Atopya: ‘İşgal’

1960’dan sonra Avrupa’da başlayıp, dünyanın bir çok bölgesine yayılan işgal evi pratiklerinin Türkiye yansımaları ancak son bir kaç yılda gerçekleşmiştir. İlk olarak İstanbul’da kendini gösteren işgal evleri, bugün Atopya ile birlikte Ankara’da da varlık kazanmıştır.

Öncelikle Atopya bir işgal hareketidir. Hali hazırda işgal edilen binanın dışında yeni işgal evleri arzular ve bunun için uğraş verir. Buradan yola çıkarak da sosyal merkez ya da kültür evlerinden farklı bir çizgide yer almaktadır. Yani Atopya eylemde anarşinin mecrasıdır. Ve bu mecrada tüm sistemler, hazır reçeteler, kurallar reddedilir. Mülkiyet aşkı, iktidar sevdası, kendisinden başka kimseye yaşam hakkı tanımayan; ırkçı, türcü, cinsiyetçi, ben merkezci anlayışlar yok sayılır. Teorik açıklamaların, çözümlemelerin ve söylemin mütemadiyen ön planda tutulduğu bir dünyada artık sözün değil, eylemin kendisinin hayata geçmesi gerektiğini savunur. Hayallerdeki özgür dünyayı şimdi yaşama geçirmek ister.

Her şeyin bu kadar hızlı tüketildiği bir dünyada ; ezen- ezilen çarkı içerisine girmeden, her alanda kendini üretir. Doğrudan demokrasinin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde uygulanacağı, insanın; insan ve doğa üzerindeki tahakkümünü reddeden; birlikte ve aynı zamanda özne olarak var olabileceği bir yaşam alanıdır. [..Daha fazla bilgi]

Atopya: Ankara’ da İşgal Evi

Türkiye’deki sayılı işgal evi pratiklerinden olan ve Ankara için bir ilk olma özelliği taşıyan Atopya işgal evi mücadelesine yakın zamanda başladı.

Her şeyden önce Atopya nedir diye sorduğumuz da şunları kesinlikle söyleyebiliriz: Atopya kolektif bir kafe ya da bir kültür merkezi değil,Bunların tam aksine sistemi olabildiğince üretmeme üzerinden yeni bir varoluşu biçimini kurgulayan,herkesin gelip ortak bir mücadele örebileceği ama kimsenin başka birisi üzerinde iktidar kuramayacağı,insanların sisteme gerçek anlamda alternatif bir eylemliği üretebileceği bir deneyim Atopya işgal evi.

Atopya kendini anarşist bir bakış açısından kurguluyor ve kendi öz disiplinleri ile kaosun oluş halindeki düzeniyle kendini varlamaya çalışıyor. Herkesin mücadelenin bir yerinden tutmasına açık ama üretimsizliğin ve sistem içi öz disiplinden yoksun bir birleşimin çabasında olanları kesinlikle kendi içinde barındırmamak temel prensibi. [..Daha fazla bilgi]